17 Ekim 2015 Cumartesi

AYŞE GENCER QUINTET KONSER - 7 BİLGELER

10 EKİM 2015 - SELÇUK - İZMİR


Konu caz ve şarap olunca yolumuz 7 Bilgelere düşmüştü. Yaza veda ederken sonbaharın kendini hissettirdiği serin bile olmayan ama zaman zaman yağmurun yüzünü gösterdiği bir akşamdı. Ayşe Gencer Quinteti dinlemek için Deniz,Nehir ve ben bu güzel atmosferde yerimizi almıştık. Yaz boyunca süren Jazz konserleri serisinin sonuna gelmiş ve kapanış konserinde bir avuç caz sever toplanmıştık.

Ayşe Gencer, İmer Demirer, Serkan Özyılmaz, Ozan Musluoğlu ve Ferit Odman'dan oluşan Quinteti konser öncesi ziyaret ettik. Cdler imzalandı , sohbetler edildi, fotoğraflar çekildi. Bir ara Ozan Musluoğlu çantasından fotoğraf makinasını çıkarıp 4 yaşındaki tatlı kızı Ayşe'nin fotoğrafını gösterdi, Nehir'in fotoğraflarını çekti , Nehir ile beraber fotoğraf çekildiler. Ozan Musluoğlu dört albümünü de Nehir için imzaladı, bu albümlerden üçünde Ferit Odman'la çalışmıştı. Ferit Odman'dan da imza aldık. Ayşe Gencer'den de imzamızı aldık.(my best friends are vocalist albümünde Ayşe Gencer'de bir şarkı söylemişti) Ferit Odman'la yeni çıkacak albümünü konuştuk, bu ayki(ekim-kasım-aralık 2015) jazz dergisinde Serdar Sırtanadolu'nun yeni albümü  ile ilgili bir röportajı  var okumanızı tavsiye ederim. Ayrıca yine dergide Füsun Levet'in "7 Bilgeler'de Yaz..." diye bir yazısı var ki bu yaz boyunca 7 Bilgelerde gerçekleşen tüm konserleri kaleme almış, tavsiye edilir.

Nehir ve Ozan Musluoğlu
Nehir ve Ferit Odman

Gelelim konsere. Yağmur ha yağdı ha yağacak derken, konser öncesi çiselemeye başladı. Açıkhavadaki avluya kurulan düzenek hafiften ıslanmaya başlayınca enstrümanlar ve ses düzenini örtmeye başladılar, diğer yandan havuz başındaki büyük şemsiyelerden getirip sahneye yerleştirdiler.
Neyse biraz sonra sanatçılar geldi ve konser başladı. Müzik güzel, grup güzel fakat ses düzeni ve tonmaister kötüydü. Ayşe Gencer de bu konudan biraz şikayetçi oldu aslında. Konser ses düzeni Kuşadası'ndan getirilmiş (ada ses), özensiz ve ayarsızdı. Bunun dışında konsere gölge düşürecek bir şey yoktu. Sololar yerinde ama kısa tutulmuştu, daha uzun solo beklentilerim boşa çıktı. Özellikle İmer Demirer'in performansı çok iyiydi, grubun hepsi birbirinden güzel sololarla keyif verdiler. Genel olarak güzel bir konser oldu, ben , Deniz ve Nehir çok keyif aldık. Nehir doğal olarak konserin ikinci yarısında uyuyakaldı, elinde topladığı lavanta ile.

Konserde çektiğim bir kaç kare ve bir videoyu sizlerle paylaşıyorum.

Nehir,Deniz,Müzik hep benimle olsun.....

https://www.youtube.com/watch?v=pkooIMc-J_w






23 Eylül 2015 Çarşamba

KAVACIK ÜZÜM FESTİVALİ

20.09.2015 - KAVACIK - İZMİR

                                                   
    Burnumuzun dibinde bir köy varmış haberimiz yokmuş. Gerçi diyeceksiniz ki etrafındaki her köyden haberdarsın da bir tek Kavacık mı kalmıştı. :) İzmir şehir merkezine bu kadar yakın olup hala bilmediğim birçok köy vardır tabi ki. Fakat kime sordu isem hemen Balçova'nın arkası denildiği için bugüne kadar gitmemiş olmak garibime gitmişti, ta ki gidene kadar. Balçova otobandan Limontepe çıkışından çıkıp 6 km gittiğinizde Tırazlı'ya , 21 km gittiğinizde ise Kavacık'a varıyorsunuz. Fakat öyle bir yolu var ki yol git git bitiyor. Dar ve virajlı yolları zaten sevmem , bir girdik yola varabilene bravo. O gün giderken bir de Ergin abilere de gelin demiştik. Biz önde o arkada gittik köye. Ergin abi arkamdan araba ile gelirken ne söylenmiştir acaba ?  İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Karabağlar Belediyesi ortaklaşa festivali düzenlemişler. Köye girişte arabayı bırakıp yürüyerek devam ediyorsunuz. Zaten ufak bir köy olduğu için yürüme mesafesi fazla değil. Köy meydanına vardığımızda küçük köy meydanı tıklım tıklım doluydu. Programda yazan çocuk etkinliğini göremedik ki asıl gidiş amacımız buydu.
 
 
Neyse Kavacık ufak bir köy, fotoğrafta gördüğünüz geç olgunlaşan Kavacık üzümleri ile meşhurlar. Şarapla ilgili bir üretim göremedim köyde. Acaba bu üzüm şarap üretimine uygun değil diye düşündüm. Diğer yandan tezgahlarda üzüm ve pekmez bulunuyordu. Genelde siyah üzüm olmakla beraber beyaz üzüme de zaman zaman rastgeldik. Birkaç yerde şıra(üzüm suyu) satılıyordu. Sevgili Feray hepimize üzüm suyu ısmarladı. Nehir ile Emre de macun yediler. Ufak bir fotoğraf sergisi vardı ona göz attık, pazarı gezdik ve turumuzu tamamladık.
 
Nehir ile Deniz organik sebze peşinde !!!

 

 
 Açık hava fotoğraf sergisi köy meydanındaydı
 
 
Çok kalabalık olan festivalde, oturacak yer dahi bulamadık. Hal böyle olunca da turu tamamladıktan sonra organik sebze ve üzümlerimizi alıp yavaş yavaş dönüş yollarına düştük.
 
Kavacığa gitmek isterseniz yolunun virajlı ve dar olduğunu bilin öncelikle.Tam 21 km bu şekilde giderim diyorsanız sorun yok. Ama ben yolu yüzünden Karaburun'a bile gitmiyorum diyorsanız uzak durun bu rotadan. Bu köye Balçova teleferiğin yanındaki yürüyüş yolundan da ulaşılıyormuş , şelaleyi de görebiliyor muşsunuz ama biz bu yolu henüz denemedik.
 
Biber acı mı ?
 
 
 
 


16 Eylül 2015 Çarşamba

PAUL BADURA SKODA - TÜRKİYE'DE..... 19 Eylül 2015 - İstanbul



Paul Badura Skoda, dünyaca ünlü bir piyanist. Badura Skoda'yı ilk dinlediğim albüm ise kendisinin solo bir albümü değil kemancı David Oistrakh ile beraber 1974 mayıs ayında Viyana'da kaydettikleri "LAST RECITAL" albümü. Genuin firmasından iki cd olarak yayınlanan albüm iki virtüözün müzik tarihine armağan ettikleri anıtsal bir yapı gibi karşımızda tüm heybeti ile durmaktadır. Bu albüm başka bir yazıyı hakettiği için ayrıca burada yazacağım. Gelelim Badura Skoda'ya. Bu albüm ile geç tanıştığım ama hayran kaldığım Skoda , dinlediğim diğer albümlerinde de muhteşem ve dokunaklı çalışı ile beni çok etkilemiştir.


Yoğun yaz programı nedeniyle uzun süredir dinlemeye fırsat bulamadığım Skoda ile ilgili bu ayki (eylül 2015) Andante dergisinde üstte fotoğrafını gördüğünüz yazıyı görünce çok sevindim. Gerçi konseri dinlemeye gidemeyeceğim ama şanslı İstanbullu arkadaşlarım konserin keyfini çıkarabilirler.

Andante yazarlarında şef Orçun Orçunsel bu ayki yazısında kendi yöneteceği Orchestra Sion ile Badura Skoda Beethoven'ın İmparator başlıklı 5.piyano konçertosunu seslendireceğini müjdeliyor.

İstanbullu müzikseverler için 19 Eylül 2015 cumartesi akşamı saat 20:00'de Harbiye Notre Dame de Sion Konser Salonu'ndaki konser unutulmaz olacak, 88 yaşında Paul Badura Skoda'nın rüya gibi yorumunu dinleyecekleri için şimdiden kıskanıyorum.

Diğer yandan Paul Badura Skoda'nın muhteşem kayıtlarına örnek vereyim diyeceğim ama o kadar geniş bir repertuarı var ki piyano için ne yazılmış ise çalmış ve kaydetmiş Skoda. Beethoven, Schubert, Brahms, Mozart, Haydn, Chopin....ve çok daha fazlası.....Canlı kayıtları da çok güzeldir,
Sidney Resitali gibi.....


Herkese keyifli dinlemeler........






28 Temmuz 2015 Salı

Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı ? - Steven Isserlis

TRT RADYO 3 - Kitaptaki Müzik


Bundan yaklaşık üç-dört ay önceydi sanırım bir cumartesi sabahı 10:30 - 11 : 00 gibi TRT Radyo 3'te bir programa rastladım. Programı sunan kişi bir kitaptan pasajlar okuyor ve arkasından da kitapta adı geçen eseri çalıyordu. Kitabın adı ; "Handel'in Kıpır Kıpır Peruğu". Yazarı Steven Isserlis. Kitap çocuklara klasik müziği sevdirmek için yazılmış , aynı zamanda büyüklere de tabii ki. Çok güzel bir anlatımla , hikayeler , dedikodular , şakalar sadece çocukların değil büyüklerin bile çok hoşuna gidecek bir kitap. Radyo programına gelince ise muhteşem bir program. Çaykovski ile ilgili komik bir hikaye ya da bölüm okunuyor ardından da ne dinleyelim kısmında da Steven Isserlis'in çocukların seveceği başlangıç seviyesindeki ya da en popüler eseri ya da en vazgeçilmez eseri bazen de en kişisel seçimi ile (kendisi viyolonsel çaldığı için çalmaktan hoşlandığı :) ) Çaykovski'nin o güzel müziğini duyuyorsunuz. Duru bir Türkçe , güzel bir hikaye , çok hoş bir müzik....Bir radyo programında bundan güzel bir şey var mı ? Bu programı kaçırmayın öncelikle. Her cumartesi TRT Radyo 3'te saat 10:30 ile 12:00 arasında. Programın ismi , Kitaptaki Müzik. Yapımcı Neşe Yenice. Hem siz çok keyif alacaksınız hem çocuğunuz çok eğlenecek.
 
Radyo programını tanıttıktan sonra geçelim kitaba. Program çok hoşuma gitmişti ve ofise gider gitmez D&R'ın internet sitesine girerek Handel'in Kıpır Kıpır Peruğu'nu almak istedim. Fakat stoklarında yoktu, diğer taraftan yazarın diğer bir kitabı olan Beethoven Çorbayı Neden Fırlattı ? stokta vardı ve siparişi verdim. Gelir gelmez de bir solukta okudum. Kesinlikle büyük küçük herkese tavsiye ederim.
 
Kitapta sözü edilen dostlarımız kimler ; Bach, Mozart,Beethoven,Schumann,Brahms,Stravinsky. İşte tüm bu büyük müzik adamlarının hayat hikayeleri , müzikleri , şakalar , karikatürler , fıkra gibi hikayeler , dedikodular ile aktarılıyor. Yazar bir çocuk ne ister diye düşünmüş , dikkati ne şekilde sürekli kılarım diye kafa yormuş. Diğer yandan güzel çevirisi ile sevgili İnci Ötügen'e teşekkür etmek gerekiyor. O da çok uğraşmış güzel çalışma için.

 
Kitabın arka kapağında yazanlar size fikir verecektir :)
 
Bach'ın oğlu babasına neden peruklu moruk diyordu?
Stravinsky'nin kedisinin başına neler geldi?
Brahms merdivenden kayar mıydı?
Schumann parmağını nasıl sakatladı?
Veee Beethoven çorbayı neden fırlattı?

Bu kitap çocuklara klasik müzik dünyasını, bestecileri ve müzikleriyle tanıtmak üzere kaleme alınmıştır. Ünlü çellist Steven Isserlis en beğendiği altı bestecinin Bach, Beethoven, Mozart, Schuman, Brahms ve Stravinsky yaşam öykülerini, müziklerini alışmadığımız bir tarzda ele alıyor. Gerçek olaylar, tarihler, anekdotlar ve resimlerle zenginleştirilmiş kitap, çocuklar (ve tabii anne babaları) için vazgeçilmez bir kaynak.

 
İşte arka kapakta bunlar yazıyor.


Şimdi de sıra yazarı tanımaya geldi.............

 Steven Isserlis, İngiliz bir viyolonsel sanatçısı. Birçok albümü var yayınlanan.Müziği bilen , bundan keyif alan birisi. Bütün ailesi müzikle ilgiliymiş. Annesi piyano, babası keman , ablaları da keman ve viyola çalıyormuş. Eh hal böyle olunca viyolonsel de çalmak kaderi olmuş denebilir. Öğretmeni Jane Cowan , bestelerini çaldığı bestecilerle arkadaş olması gerektiğini göstermiş. O da bu öğüdü ilerletip tüm çocuklara bestecileri nasıl sevdireceğini düşünürken aklına bu kitapları yazmak gelmiş. 1998'de müziğe yaptığı hizmetlerden dolayı İmparatorluk Nişanı ile ödüllendirilmiş. 2000 yılında ise bu kitapta anlattığı bestecilerden biri olan Robert Schumann'ın doğduğu Zwickau şehri , ona Schumann Ödülü vermiş.


Yayınlanan birçok albümü var, kendisi Cello World adlı albümünü çok seviyor. Benim favorim ise reVisions albümü. Ama diğer albümleri de çok keyifli. Diğer bir tavsiye ise : Prokofiev & Shostakovich: Cello Concertos


 
 

Haydi kızınıza yada oğlunuza bu kitabı okuyun ama bir yandan da kitaptaki o müzikler size eşlik etsin....

 
Keyifli okumalar , keyifli dinlemeler.....
 
 
 
 

19 Temmuz 2015 Pazar

Ayla'yı Dinler misiniz ? - EVİN İLYASOĞLU

Ayla'yı dinler misiniz ? - EVİN İLYASOĞLU


Yıllar önce Orhan Pamuk'un Yeni Hayat kitabı ilk çıktığında “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” bu cümle ile lanse edilmişti. Bu cümle Yeni Hayat kitabının açılış cümlesiydi ve Türkiye'de popüler yayıncılıkta bir dönem bu şekilde başlamıştı. İşte bu kitap benim için de bu anlamı taşıyor.Bu kitabı okudum ve kemanın özel dünyasına Ayla Erduran ve Evin İlyasoğlu ile adım attım. Ayla Erduran'ın 4 yaşında başlayan keman yolculuğunun çok özel detayları ile anlatıldığı biyografi özelliğindeki bu kitap, müziği seven herkes için  mutlaka okunması gerekenler arasında bence. Bu kitap yirminci yüzyılın keman adına en büyük isimleri ile çalışan , üstün yetenekli , keman virtüözü Ayla Erduran'ın hikayesi ama bir keman aşkı hikayesi aslında. Sayfaları çevirdikçe kemanın büyülü dünyasındaki kahramanlar sahneye çıkıyor diğer yandan cd player'da onların müthiş performansları akıyor gidiyor.



Bu yazı devam edecek.....

15 Nisan 2015 Çarşamba

KATAMINO - OYUN



Nehir ile oynayabileceğimiz bir oyun daha. Ofiste beraber çalıştığımız Hakan'ın önerisi ile Katamino oyununu aldık. Nehir, Deniz ve ben oturduk başına. Oyun kuralları açısından kolay ve anlaşılır. 

Penta 3 ve penta 12 arasında oluşan boşlukları muhtelif şekillerdeki parçalar ile dolduruyorsunuz. Penta 3 demek 3*5 = 15 birim boşluğu 3 parça ile doldurmak demek. Penta 4 olunca 4 parça kullanıyorsunuz. İşin ilginci basit göründüğü kadar gri hücreleri çalıştırıcı bir oyun. 


Dün akşam Nehir ile oturduk oynamaya başladık. Penta 3'ten Penta 8'e kadar geldik. Nehir çok hızlı bir şekilde öğrendi ve yaptıkça da keyif aldı oynamaktan. Uykusu gelince oyunu Penta 8'de kestik. Eğer üç yaş ve üzerinde bir çocuğunuz var ise inanılmaz keyifli bir zeka oyunu. Kuzenim Burçak, üniversitede matematik öğrencilerinin bu oyunu oynadığından bahsetti. Biz eğlendik, sizlere de tavsiye ederiz.




5 Nisan 2015 Pazar

Marcus Miller - AFRODEEZIA (2015)
 
 İşte Marcus Miller'dan müthiş bir albüm daha. "Afrodeezia" inanılmaz keyifli , dinledikçe daha da seveceğiniz bir albüm. Marcus Miller'ın BLUE NOTE etiketli ile çıkan ilk albümü.16 mart 2015'te raflarda yerini alan albüme her zamanki gibi ilgi büyük. Lafı uzatmadan albümün parçalarına bakalım. Albümün açılış parçası "Hylife" dinamik bir Miller şarkısı. Ardından "B's river"'da ise farklı bir afrika tadı alacaksınız. I Still Believe I Hear (Je Crois Entendre Encore) bu aralar radyolarda çok dönmekte. Özellikle Joy Fm'in vazgeçilmezleri arasına girdi diyebilirim. Melodi size son derece tanıdık gelecek. Bizet'nin operası "Les pecheurs de perles"'un en ünlü aryası. Hemen hemen tüm tenorların söylemekten keyif aldıkları aryayı vakti zamanında David Gilmour'un bile söylediğine şahit olmuşuzdur. Bu şarkıda kendisine ünlü çelist Ben Hong eşlik ediyor ve şarkının tüm hüznünü hissettiriyor. Ben Hong ise inanılmaz yetenekli bir virtüöz. 24 yaşında Los Angeles Flarmoni orkestrasına girdiğinde , orkestranın en genç üyesiydi. Daha sonra 2008 yılında Jamie Foxx ve Robert Downey Jr.'ın başrollerini paylaştıkları  "The Soloist" filminde Jamie Foxx'un çello koçu olarak popüler olmuştur.(bu arada eğer "The Soloist" filmini seyretmedi iseniz bir ara vakit ayırın derim. Şizofrenik ve evsiz müzisyen Nathaniel Ayers'in gerçek hayatını konu alan film keyifli.)
 
Neyse albüme dönelim. "Preacher’s Kid (Song for William H)" şarkısında ise gospel tadını hissediyorsunuz. "Papa Was A Rolling Stone" ise hepimizin bildiği The Temptations klasiği ve bas gitar ile güzel bir yorum dinleyeceksiniz. 
 
Albümde en beğendiğim parça ise "Son of Macbeth". Dinamik, kıpır kıpır, soloları ise dikkat çekici.
 
Albüm kapanışı ise ünlü rapçi Chuck D (Rapin Aslarından Public Enemy'nin beyni) ve Mocean Worker (Adam Dorn)'un sürpriz finali ile gerçekleşiyor. Adam Dorn ile Marcus Miller'in tanışması ise ayrı bir hikaye. Adam Dorn'un babası yıllarca Atlantic Records'da prodüktörlük yapan Joel Dorn. O nedenle hep müzik ile iç içe, bir gün 15 yaşında Marcus Miller'e mektup yazıyor. Marcus Miller ise mektuba cevap yazıp stüdyoya davet ediyor ve dostlukları bu şekilde başlıyor. İşte bu şarkı "I Can’t Breathe" müthiş bir albüme mükemmel bir final oluyor.
 
Albüm sona erdiğinde hiç bitmesin istiyor, 12.şarkı nerede diye aranıyorsunuz. Kulaklardaki bu  ziyafet , kalıcı lezzetli bir tat bırakıyor. Üç gündür albüm devamlı dönüyor, ben ise daha çok seviyorum.
 
Keyifli dinlemeler.....
 
Albüm şarkı listesi
 
1.            Hylife
2.            B’s River
3.            Preacher’s Kid (Song for William H)
4.            We Were There
5.            Papa Was A Rolling Stone
6.            I Still Believe I Hear (Je Crois Entendre Encore) featuring Ben Hong
7.            Son of Macbeth
8.            Prism (Interlude)
9.            Xtraordinary
10.          Water Dancer
11.          I Can’t Breathe featuring Chuck D. and Mocean Worker


17 Mart 2015 Salı

Nehir ile dumur eden diyaloglar....


17 mart 2015


Nehir'den dumur yaşatan dialog ;
Nehir : "baba bugün müzik dinliyorduk dedemle. Senin şarkın çıktı." 
Barış : "hangi şarkı kızım ?"
Nehir : "dencırıs"
Barış : Höng....




Mart 2015


Nehir'e çok güzel kitaplar aldık. Bunlardan bazıları ünlü ressamları anlatan çocuk kitapları.
Arkadaşım Van Gogh kitabını Deniz ile beraber okurlarken Nehir'den dumurluk ama bir o kadar kötü espri.
Nehir  : Anne Van Gogh'un kedisi Van kedisiymiş, bir gözü mavi bir yeşil. heheheheh....




Şubat 2015


Nehir'i anaokuluna göndermekten bahsediyoruz Deniz'le.
Orası mı olsun yoksa burası mı diye kendi aramızda konuşurken Nehir dinlemede.
Barış : Deniz olmazsa eve de yakın, Nehir'i British'e gönderelim. (British anaokulu)
Nehir : Baba beni biritişe göndermeyin, ikitişe gönderin...
Barış : Höng....
Şaşkın şaşkın baktığımı gören Nehir'den vur abalıya tepkisi geliyor.
Nehir : üçtişe gönder,dörttişe gönder....

*** not : Bu kelime esprilerini 40 yaşında arkadaşlarım hala yapıyor :)

16 Mart 2015 Pazartesi

Ölmeden Önce Dinlemeniz Gereken 1001 Albüm ve Ölmeden Önce Dinlemeniz Gereken 1001 Klasik Müzik Projesi
 
 
Uzun süredir bloga bakamamıştım. Gerek işlerin yoğunluğu gerek yaşadığımız hayatın insanı biraz tembelliğe itmesi yada bahane olarak ne demek isterseniz. Aslında Nehir ile dolu dolu geçtiğini düşündüğüm yaklaşık üç yıl geçirdik. Çok güldük , eğlendik. Bunları da paylaşacağım bu sayfada. Fakat bu süre içerisinde Nehir'de fark ettiğim en önemli şeylerden birisi de müziğe olan ilgisiydi. Tüm bu süre içerisinde kaliteli müzik dinledi ve bunlardan çok keyif aldı. Bunu farkettiğimde ise ben daha çok keyif aldım. İşleri hem biraz eğlenceli hale getirmek hem de proje halinde düzenbir şekide sunmak için bu projeyi yapalım istedim. Tam 2 yıl önce bu sayfalarda sizlere "ÖLMEDEN ÖNCE DİNLEMENİZ GEREKEN 1001 ALBÜM" kitabını tanıtmıştım. Şimdi bunun yanına "ÖLMEDEN ÖNCE DİNLEMENİZ GEREKEN 1001 KLASİK MÜZİK" kitabını da ekleyerek Nehir ile bu projeye başlıyoruz. Beraber bu albümleri dinleyeceğiz, Nehir'in hoşuna gidecek mi bakalım bu albümler !! Hoşuna giden tarzı bildiğimi sanıyorum fakat Nehir her zaman beni şaşırttı bu projede de şaşırtacağından eminim. Bu proje içerisindeki albümleri ilgili kitabın sayfa numarası ile albüm kapakları ve kendi eleştirilerimiz ile buradan paylaşacağız. Nehir büyüdüğünde ise bu albümleri tekrar dinlediği zaman aynı hisleri hissedecek mi ya da hatırlayacak mı acaba ? Bunu zaman gösterecek. Hayatım boyunca enstrüman çalma konusunda hiç iyi olamadım ama iyi bir müzik dinleyicisi olduğumu sanıyorum. Müzikten büyük zevk alıyorum ve Nehir'in de bunu yaşamasını istiyorum.
 
Müzik hayattır, bu kadar basit bence.
 
Haydi bakalım hayatı daha keyifli yapma projesi başlasın :)